Olimposlular & Demitanrılar RPG
Olimposlular & Demitanrılar RP'ye hoş geldin!
Sitemizin içeriği hakkında bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsin.
Üye olarak sen de melezlere ve Olimposlulara katılabilirsin!
Olimposlular & Demitanrılar RPG
Olimposlular & Demitanrılar RP'ye hoş geldin!
Sitemizin içeriği hakkında bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsin.
Üye olarak sen de melezlere ve Olimposlulara katılabilirsin!
Olimposlular & Demitanrılar RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimposlular & Demitanrılar RPG

Percy Jackson ve Olimposlular'ın en canlı yaşandığı adres..
 
KapıAnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Sahilde Gün Batımı

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Silena Beauregard
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Silena Beauregard


Özel Yetenek : Yürürken karşı cinsi etkiliyorum. Ve annemin aşk büyüsünden düşük bir doza sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 122

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimePtsi Tem. 05, 2010 3:20 am

Katılacak kişiler: Silena Beauregard, Annabeth Chase, Percy Jackson.
Bakış açısı: 3. tekil şahıs.



Nefesini yüksek sesle vererek kendini geniş koltuğa attı ve birkaç dakika boyunca hiçbir şey yapmadan oturdu Silena. On numaralı kulübe zaten temiz olduğu halde kahvaltıdan sonra akşama kadar odaları düzenleyip temizlemekle uğraşmıştı. Bazen bu takıntısından nefret etse de bir bakıma iyi bir şeydi. Hangi Afrodit çocuğu pis ve dağınık bir yerde yaşamaya tahammül edebilirdi ki? Her yerin pırıl pırıl olması çok hoşuna gidiyordu. Yine de fena halde yorularak boşuna iş yapmanın bedelini ödemişti. Pembe renkli deri koltuğunda bacaklarını üst üste atarak yemek vaktini bekleyebilirdi. Ama zamanını boş geçirmek gerçekten istemediği bir şeydi. En azından kulübeden çıkıp biraz temiz hava alabilirdi. Olmazsa olmaz eşyası, çerçevesi kır çiçekleriyle süslenmiş kocaman aynasının karşısına geçti. Kendi kendine bu çiçekler için orman perilerine bir kez daha teşekkür edeceğine dair söz verirken zaten mükemmel olan saçlarını düzeltti ve parlatıcı rujunu tazeledi. Odasından çıkmadan önce aynaya bir öpücük gönderip "Afrodit aşkına, güzel olmayı seviyorum," dedi. Bir sonraki cümlesi de "Şu turuncu kamp tişörtlerinden nefret ediyorum," oldu. Sahiden de, her kulübenin kendini temsil eden renkleri varken herkesin aynı saçma renkli şeyi giymesi saçma değil miydi? Bir ara bundan Kheiron'a da bahsetmeyi unutmamalıydı.

Kulübe avlusunda sohbet eden birkaç arkadaşı ona el sallayınca tatlı bir gülümsemeyle karşılık verdi. Melez Kampı'nda etrafına bakınmaya devam ederken bir anda nereye gitmek istediğini fark etti. Dinlenmek ve manzaranın tadına varmak için en güzel yer: Long Island Sahili. Yüzüne sıcacık bir tebessüm yerleştirip hızlı adımlarla sahile yürüdü. Güneşin batmak üzere olması da kendini şanslı hissettirdi. Sahilde gün batımını izlemek daha önce yaşayamadığı bir zevkti. Deniz... En sevdiği şeylerden biriydi. İyi bir yüzücüydü ve suya bakmak onu anında sakinleştiriyordu. Poseidon'a olan sempatisi belki de bu yüzdendi.

Akşam yemeği zamanı gelene kadar banklardan birine oturup öylece denize bakmak geçti aklından. Boş ama hoş bir şey olurdu. Fakat tam o sırada gözüne biri takıldı: sahilde gezen birkaç melezden uzak bir köşede kumların üzerine oturmuş denizi seyreden Annabeth. Gülümsemesi yüzüne iyice yayılırken vakit kaybetmeden onun yanına gitti Silena. Günün bu güzel saatinde onun gibi biriyle konuşmak iyi gelirdi doğrusu. Annabeth hiçbir zaman boş bir insan olmamıştı. Silena onun karakterini hep takdir etmişti. Sohbeti de çok iyiydi Beth'in. Kendi kulübesinden birileriyle kimin daha güzel olduğunu tartışacağına Annabeth'le takılabilirdi.

Sesini duyurabileceği mesafeye geldiğinde "Anna!" diye seslendi. Annabeth kafasını ona çevirdiğinde Silena çoktan kumlara çöküp bağdaş kurmuştu bile. Buranın iyi bir yanı daha vardı: kumlar kot pantolonundan çok kolay çıktığı için temizlik derdine düşmesi gerekmiyordu. Annabeth'in tebessümüne sırıtarak karşılık verdi ve "Seni burada gördüğüme sevindim. Ee, nasıl gidiyor?" dedi.


En son Silena Beauregard tarafından Salı Tem. 06, 2010 1:26 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Annabeth Chase
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Annabeth Chase


Özel Yetenek : Athena'nın kızı olarak bilgeliğine sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 111

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeSalı Tem. 06, 2010 12:21 am

Kılıçlar.. Kalkanlar.. Oklar.. Sabah kahvaltıdan kalktığından beri bunları elinden düşürmemişti. Kılıçların kalkanlara vurdukça çıkardığı seslere alışmış, artık duymuyordu bile. Fakat sıra oklarla çalışmaya gelmişti. Arenadan okçuluk alanına doğru ilerlerken selam veren arkadaşlarına gülümsedi. Alana ulaştığında çalışan birkaç melez daha vardı. Eline bir yay aldı ve hedefin karşısına geçti. Yayını gerdi ve hedefe odaklandı. Annesinin Athena olması sayesinde kolaylıkla hedefi vurabileceğini biliyordu. Derin bir nefes aldı ve bir süre tuttu. Hedefe doğru tuttuğu okunu yayından serbest bıraktı ve ok 'Frrt!' sesiyle hedefin tam ortasına saplandı. Annabeth de "İşte bu! Bunun elimden kaçamayacağını zaten biliyordum." diyerek yayıyla hedefi işaret etti.

Daha sonra bazı arkadaşlarıyla birlikte çalışarak birkaç hedefi daha vurdu. Fakat artık yorulmuştu. Giydiği zırh Anna'yı terletmiş ve yormuştu. Bu nedenle yayını yerine bıraktı ve ne yapacağına karar verirken yavaş yavaş ilerlemeye başladı. Sahile gidip denizi izlemenin iyi bir fikir olduğuna karar verdi. Denizi izlemek onu rahatlatabilirdi. Yürürken darmadağın olan saçlarını eliyle düzeltti. Yumuşacık kumları ayağında hissedene kadar da yürümeye devam etti.

Bu sırada güneş de batmak üzereydi. Güneşin artık Apollon tarafından kullanılmayacağı ileriki saatlerde kardeşi Artemis'in ayı yükselteceği anlardı. Sahilde öyle güzel bir görüntü vardı ki.. Güneşin batarken oluşturduğu o kızıl renk denizin mavisine yansıyordu. Anna, zırhını üzerinden çıkardı ve oturacağı yerin yanına koydu. Ayaklarını bağdaş kurarak yumuşacık kumların üzerine oturdu. Bir anda ne kadar yorgun olduğunu farketti. Yavaşça esen rüzgar terli olan turuncu melez kampı tişörtünü dalgalandırıyordu. Ama bunu hiç umursamıyordu, denizi izlemek ona iyi gelmişti. Bir süre hiçbir şey düşünmeden batan güneşi ve denizi seyretti. Gün boyu çalışırken her an bir şeyler planlama halindeydi, fakat burada bunları aklından bile geçirmiyordu.

Bir anda arkasından birinin "Anna!" diyerek ona seslendiğini duydu. Bu sesi çok iyi tanıyordu. Arkasını dönüp bakmadan bile tanıyabilirdi. Bu Silena'ydı. Afrodit kulübesinden Silena.. Anna onunla karşılaştığına çok sevinmişti. Aniden yüzüne bir gülümseme yerleşti. Onunla birlikte sohbet etmeyi çok seviyordu. Tabii ona makyaj yaptırmaya çalışması dışında.. Birlikte denizi seyredebilirlerdi. Bunları düşünürken arkasını dönecekti ki Lena çoktan bağdaş kurarak yanına oturmuştu. Tam Afrodit'in kızı olduğunu anlayabileceğiniz bir şekilde gülerken "Seni burada gördüğüme sevindim. Ee, nasıl gidiyor?" dedi. Beth de ona gülümsedi ve "Bütün gün
arenada çalıştım. Yorulunca da buraya gelip bu manzarayı kaçırmayayım dedim. Senden n'aber, bayağı neşeli görünüyorsun, Beckendorf'la nasıl gidiyor?"
diyerek sırıttı.


En son Annabeth Chase tarafından Cuma Tem. 09, 2010 10:51 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 5 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Silena Beauregard
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Silena Beauregard


Özel Yetenek : Yürürken karşı cinsi etkiliyorum. Ve annemin aşk büyüsünden düşük bir doza sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 122

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeCuma Tem. 09, 2010 3:27 am

"Bütün gün arenada çalıştım. Yorulunca da buraya gelip bu manzarayı kaçırmayayım dedim." Annabeth gülümserken Lena onun biraz makyajla ne kadar güzel bir kız olacağını düşünüyordu. Bilirsiniz ya, gerçekten harika ama fazla doğaldı bu kız. "Senden n'aber, bayağı neşeli görünüyorsun. Beckendorf'la nasıl gidiyor?" Bu soruyu soracağından emindi nedense. Birkaç saniye sahile baktı, batmakta olan güneş ve denizin uyumu mükemmeldi. Gözlerini denizden ayırmadan cevap verdi. "Charlie'ye aşığım, biliyorsun. Bir Afrodit kızının aşktan uzak kalması kötü olurdu zaten. Onunla çok mutluyum, iyi bir ilişkimiz var."

Bağdaş halinden vazgeçerek bacaklarını ileri uzattı, kumun tenine değmesini seviyordu. Burası gerçekten huzur vericiydi. Tam kafasını geriye atmış, hafif rüzgarın esintisini hissederken bacağına bir şey sürtündü ve korkuyla yerinden zıpladı. Bu ormandan buraya gelmiş gri bir güvercindi. Denizden gelmiş bir martı da olabilirdi. Kuş türlerinden gerçekten anlamıyordu. Sinirle mırıldandı. "Ah, şu lanet olası kuşlar yok mu..."

Sağına döndüğünde Annabeth'in tatlı tatlı güldüğünü gördü, kendisi de sırıtmadan duramadı. "Sen de anlat bakalım Anna... Aşk hayatın ne alemde? Gerçi hepimiz farkındayız ama siz ikiniz bir türlü itiraf edemediniz." Annabeth 'Nasıl yani?' dercesine bakıyordu. Silena gözlerini devirdi. "Bunu anlayacağını düşünmüştüm Akıllı Kız. Tabii ki Percy'den bahsediyorum. Ona aşık olduğunu görebiliyorum. Percy'nin gözlerine perde inmiş gibi, o bunu göremiyor işte, sorun da bu değil mi? Ama o da seni seviyor besbelli." Annabeth kıpkırmızı olmuştu. Silena gülmemek için kendini başka tarafa bakmaya zorladı. Bu sırada biri kampın evcil cehennem tazısı Bayan O'Leary'nin yanından ayrılmış, durdukları yere doğru yürüyordu: Müthiş bir tatlılıkta sırıtan Perseus Jackson.


En son Silena Beauregard tarafından C.tesi Tem. 10, 2010 4:39 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Annabeth Chase
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Annabeth Chase


Özel Yetenek : Athena'nın kızı olarak bilgeliğine sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 111

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeCuma Tem. 09, 2010 10:42 pm

Anna Silena'yla Beckendorf'un ilişkisini sorduğundan beri sırıtıyordu. Çünkü biliyordu ki muhteşem bir ilişkileri vardı ve Anna onların birbirlerine bakarken gözlerinde oluşan parıltıya şahit olmuştu. Gerçekten birbilerini seviyorlardı. Silena bir nefes alıp-vermelik sürede sahile baktı ve bakışlarını çevirmeden cevap verdi. "Charlie'ye aşığım, biliyorsun. Bir Afrodit kızının aşktan uzak kalması kötü olurdu zaten. Onunla çok mutluyum, iyi bir ilişkimiz var." dedi.

Haklıydı, hele de bir Afrodit çocuğuysanız. Anna da gözlerini batan güneşe çevirdi. Manzara hala harikaydı, güneş her aşağı doğru batışında daha da kızıl hale bürünüyordu. Lena bağdaş olan bacaklarını serbest bıraktı ve kumların üzerine doğru uzattı. Başını geriye doğru atarak ortamdaki huzuru içine çekiyordu. Fakat aniden bir güvercin ormandan çıkagelerek Lena'nın bacağına sürtünmeye başladı. Lena irkilerek vücudunu dikleştirdi ve Anna tam olarak anlayamadıysa da; sinirle olduğundan emin olarak "Ah, şu lanet olası kuşlar yok mu..." gibi birşeyler fısıldadı. Anna kuşları severdi, ah ama tabii ki en çok baykuşları. Her ne kadar çoğu insan tarafından ürkütücü bulunsalar da, Anna onları seviyordu. Büyük ihtimalle annesi Athena olduğundandı. Baykuşlar onun için bilgeliğin bir diğer sembolüydü.

Anna bunları düşünürken yine de Lena'ya gülmekten kendini alamamıştı. Ah, yorgunluğu geçip gitmişti sanırım. Lena'yla vakit geçirmek ona iyi gelmişti. Fakat bir anda Lena'nın güzel yüzüne bir sırıtış kondu. Beth ne olduğunu tam olarak anlamamıştı. 'Sanırım bundan hoşlanmayacağım.' diye geçirdi içinden. "Sen de anlat bakalım Anna... Aşk hayatın ne alemde? Gerçi hepimiz farkındayız ama siz ikiniz bir türlü itiraf edemediniz." dedi Silena.

Anna yine tam olarak anlamamıştı. Fakat bu sefer neden bahsettiği hakkında biraz fikri vardı. Yine de 'Ne? Nasıl yani?' bakışını attı. Silena gözlerini devirdi ve "Bunu anlayacağını düşünmüştüm Akıllı Kız. Tabii ki Percy'den bahsediyorum. Ona aşık olduğunu görebiliyorum. Percy'nin gözlerine perde inmiş gibi, o bunu göremiyor işte, sorun da bu değil mi? Ama o da seni seviyor besbelli." İşte bunu tamamen anlamıştı, ne yazık ki. Esen rüzgar Anna'nın terli tişörtünü kurutmuş ve onu serinletmişti. Fakat aniden yanaklarının sıcakladığını hissetti. Bunun olmasından nefret ediyordu. Yine de hakim olamıyordu işte. Sanki esen rüzgar yeniden onu terletmeye çalışıyordu. Lena ise bu duruma gülmekten kendini alamadı. Güldüğünü belli etmemek için de başka tarafa bakmaya çalıştı. Fakat Anna tabii ki anlamıştı.

"Ne? Yani.. Bak, be-ben.." Athena kızı Annabeth bir anda kekeme olmuştu sanki. Söyleyecek kelime bulamıyordu. Sonunda sadece "Onu da nereden çıkardın?" demeyi başarmıştı. Fakat Silena'yı ikna edemeyeceğini biliyordu. Kendi de ikna olmamıştı ki.

Bir anda bir ses duydu Anna. Bu ses kampın evcil hayvanı; bu bir 'evcil' cehennem tazısıydı, olan Bayan O'Leary'nin hoplayıp zıplayışının sesiydi. Onun sahibi olan kampçı hayvanın yanından ayrılmış onlara doğru yürümeye başlamıştı. Bu kampçı ise Percy Jackson'dı. Anna aniden telaşlanmaya başladı. Lena'ya doğru eğilerek fısıltı halinde "Bunları sakın onun yanında söyleme Silena, lütfen." dedi ve yaklaşırken gülümseyen Percy'e bakmaya başladı. Percy giderek yaklaştı, Anna'nın yanına oturdu ve onlara selam verdi. Silena da olabildiğince canayakınlılıkla "Merhaba Percy" diyerek selam verdi. Anna da yanaklarının kızarıklığının gittiğini anladığı anda "Selam Percy" dedi ve gülümsedi.


En son Annabeth Chase tarafından C.tesi Tem. 10, 2010 6:23 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Silena Beauregard
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Silena Beauregard


Özel Yetenek : Yürürken karşı cinsi etkiliyorum. Ve annemin aşk büyüsünden düşük bir doza sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 122

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeC.tesi Tem. 10, 2010 4:52 am

"Ne? Yani.. Bak, be-ben.." Annabeth şaşırmış gibiydi. Saniyeler boyunca bir şey diyemedi. "Onu da nereden çıkardın?" diye sordu biraz sonra. Bir süre endişeyle etrafa bakındı. Silena onun aşkını kendine itiraf etmekten çekindiğini biliyordu. Tam bir şey söyleyecekti ki Annabeth Percy'nin yaklaştığını farketti. Telaşla eğilerek "Bunları sakın onun yanında söyleme Silena, lütfen," diye fısıldadı. İşte, itiraf etmişti. Onun yanında konuşulmasını istemediğini söylemişti ama inkar etmemişti. Silena bir an ona acıdı. Percy ve onu gerçekten zor bir ilişki bekliyordu. Birbirine aşık olan insanların dost olması nasıl bir şeydi, merak ediyordu.

Percy Annabeth'in yanına oturarak onlara selam verdi. Silena da "Merhaba, Percy." dedi sevecen bir tavırla. Annabeth'in yanakları hala biraz pembemsiydi. O da müthiş bir gülümsemeyle "Selam Percy," dedi. Silena ikisine şöyle bir baktı. Gerçekten çok yakışıyorlardı. Birbirlerine bakarlarken gözlerinin içi gülüyordu.'Tanrılar aşkına, bütün kamp sevgili olduklarını düşünüyor. Neden kendileri bunu reddediyor, anlamıyorum.' diye düşündü. Onlara yararı dokunacak bir şeyler yapmalıydı. 'Annabeth ve Percy gerçekten mükemmel bir çift olurdu. Ama bunu kabullenen kim?' diye geçirdi içinden.

Ayağa kalktı. Ya onları yalnız bırakacaktı ya da dost olma saçmalığına devam edeceklerdi. "Birazdan akşam yemeği çağrısı yaparlar. Ben gidip Charlie'yi bulayım." Dönüp Annabeth'e göz kırptı ve "Size iyi itiraflar," dedi. Percy onun ne demek istediğini anlamamıştı büyük ihtimalle. Yine de Annabeth'in bir şekilde harekete geçeceğini düşünüyordu. Belki de yanılıyordu. Ama onlara daha fazla karışamazdı. Yanlarından ayrılırken "Senin de daha dikkatli bakmanı tavsiye ederim Percy... Gerçi boşa konuşuyorum. Bu çocuğun gerçekten etrafında olup bitenleri fark etme yetisi düşük," diye mırıldandı. Sahilden Kamp'a doğru yürürken Percy'nin onu duymuş olmasını umuyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Perseus Jackson
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Perseus Jackson


Özel Yetenek : Poseidon'un oğlu olarak suyu ve rüzgarı kontrol edebilir, atlarla konuşabilir. Ayrıca deniz canlılarıyla iletişim kurabilir ve suda ıslanmadan durabilir. Kısacası suyla ilgili her konuda özel bir gücü vardır.
Nerden : Melez Kampı.
Erkek Mesaj Sayısı : 6

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue90/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (90/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeSalı Tem. 13, 2010 8:11 am

Bir önceki gecenin karanlığı artık gökyüzünden usulca siliniyordu. Sadece kamptaki uzun sahilden görünebilen heybetli tepelerin üzerinden yeni bir günün başladığının habercisi olan kızıl güneş kendisini göstermeye başlamıştı çünkü. Percy ise artık evinden farksız gördüğü gri renkli kulübesine güneşin yakıcı ışınlarının ulaşıp yatağının kenarında uçuşmasıyla gözlerini zar zor açabilmişti. Melez Kampındaki kulübeler içinde sahile ve denize en yakın olan 3 numaralı kulübede artık kalkma vaktiydi. Kulübesinin denize doğru olan tarafında bulunan yatağından yavaşça kalktı ve yattığı zaman boyunca hareketsiz kalan bedenini ve bu yüzden ağrıyan belini rahatlatmak için bir kaç esneme hareketi yaptıktan sonra kendini daha iyi hissediyordu. Sıkıcı bir günün başlamak üzere olduğuna hiç bir şüphe yoktu. Zaten burada kaldığı onca gün boyunca tek yaptığı şey antrenmanlar ve hazırlıklardı, bu da yeteri kadar yoruyordu onu. Burada onun kalmasını sağlayan tek şey ise buradaki dostları gibi gözüküyordu. Onlarla geçirdiği günler , sahilde sabahlara kadar süren sohbetleri, beraber giriştikleri zorlu maceraları ona buradan ayrılamayacağını hatırlatıyordu. Aslında buradan ayrılabilse de gidebileceği bir evi yoktu zaten, burası onun için en güvenli yerdi. Birkaç savaş antrenmanının bir zararı olmazdı ona hem zaten savaş konusunda özellikle kılıç kullanmakta oldukça başarılıydı fakat her gün olmasından şikayetçiydi.

Kulübenin orta kısmında taş bir tutmacın ortasında bulunun altın rengi 3 dişli yabası güneşte parlıyordu. Ona babasının bıraktığı en değerli eşyasıydı bu. Babası, bu lafa alışması uzun sürmüştü, daha doğrusu ona alışması uzun sürmüştü. Babasının yaşadığını öğrenmesi onu zaten sarsmıştı bir de Tanrı olduğunu öğrenmesi... Kamp yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı diğer kulübelerden çıkan savaş zırhlarını, kılıçlarını, oklarını veya farklı savaş malzemelerini alan melezler kampın çeşitli yerlerine doğru yürüyorlardı. O da giyinip hazırlansa fena olmazdı nasıl olsa Grover onu almak için birazdan buraya damlardı. Zırhını giyip kılıcını aldıktan sonra düşündüğü gibi Grover onu almaya gelmişti, beraber antrenman için ormanın denizle buluştuğu kıyıyı seçmişlerdi. 2-3 saat süren kılıçla yaptıkları düelloların hiç birini kazanamamıştı Grover. Onu sinirlendirmek için her defasında hiç kazanamadığını hatırlatıyordu fakat bu normaldi ne de olsa o bir satirdi bundan daha iyi yapabileceği işler vardı. En sonunda Grover pes etmişti ikisi de kılıçlarını ağacın kenarına fırlatırcasına attılar. Artık gerçekten serinlemeye ihtiyacı olduğunu hissediyordu terlemişti ve havada sıcaktı, Grover da toynaklarının üstünde iki büklüm durmuş soluklanıyordu. Grover'ın diğer satirlere katılma vakti gelmişti bunun üzerine Percy de denizde serinlemeye karar vermişti. Üzerindeki kalın zırhı çıkardı ve dizlerine kadar soğuk suya girdi, ayaklarından tüm vücuduna tarifi imkansız bir serinlik ve zindelik yayılıyordu. Sanki bu günkü tüm yorgunluğu kayboluyordu. Elini tekrar suya daldırdı ve yüzünü ıslattı. Babasının Poseidon olmasından dolayı kendini şanslı hissediyordu böyle zamanlarda, her ne kadar ona kızgın olsa da.

Ağacın yanına attığı kılıcını aldı ve kampın iç taraflarına kulübelerin etrafını çevirdiği merkez doğru ilerledi kendi kulübesinin yanından geçerken elinde taşıdığı zırhını ve kılıcını içeri attı. Kampta ilerlerken çoğu kişiyle selamlaşmışlardı artık çoğu kişiyi tanıyordu yaşadığı maceralar dolayısıyla onu da herkes biliyordu. Bir kaç adım sonrasında Annabeth'in kulübesine varmıştı fakat içerisi boştu. Niye buraya geldiğini de bilmiyordu zaten, sadece buradaki her gününü başta Annabeth ve Grover ile geçirdiğinden dolayı artık düşünmeden yaptığı bir eylem haline gelmişti. Kulübenin önünde duran birkaç kişiye sorduktan sonra, onun kampın diğer yanındaki uzun sahilde olduğunu öğrendi, kulubelerin sonundaki ağaçlık alanın karşısında bulunan bu sahile doğru yürümeye başladı. Acaba orada ne yapıyordu Annabeth, sabah onu çalışmalarda da görememişti belki kısa kalmıştı ya da onun çalıştığı zamana denk gelmişti. Sahile yaklaştığında iki kişinin denizin yakınında oturduğunu görebiliyordu bu sırada arkasından koşarak bir şeyin geldiğini hissetti kafasını çevirdiğinde Bayan O'Leary'nin geldiğini ve aç gözlerle ona baktığını gördü. "Aman Tanrılarım!" dedi sinirle, bugün onu tamamen unutmuştu, bu hayvanı zorla almış olsada artık yavaş yavaş ısınmaya başlamıştı fakat bu cehennem tazısı hala daha ona ne şirin ne de uysal geliyordu, daha çok onun koruması gibiydi. Kamptaki herkesi korkutuyordu bu hayvan, o yanındayken hiç kimse yanına yaklaşamıyordu Percy'nin. O'Leary'yi eliyle uzaklaştırdı Percy, kulübeye işaret ederek oraya gitmesini söyledi nasıl olsa birazdan akşam yemeği hazırlanırdı o zaman besleyebilirdi hayvanı.

Bir kaç adım sonra sahilde oturan öteki kızın kapkara uzun saçlarından Silena olduğunu anlamıştı, aslında Annabeth'in iyi arkadaşıydı, genelde beraber olmadıkları zaman onu hep Silena ile görürdü. Silena Afrodit ailesinden olmasına rağmen fazla süse püse düşkün biri değildi her Afrodit kızı gibi o da dış görünüşüne çok önem verirdi fakat hayatı bundan ibaret değildi tanışmaları henüz yeni olsa bile o onun hakkında bunları düşünüyordu. Bir de açık sözlüydü elbette, bir çok kez ona her konuda tavsiyeler vermişti Silena. Bu her ne kadar Percy'ye garip gelse de. Sahilin başlangıcıyla onların oturduğu bu kısa mesafede bir çok şey geçmişti aklından, Percy artık düşüncelerine ara verdi ve sahilin kenarında oturan iki güzel bayana merhaba demek için hazırlandı, "Özel bir şeyler konuşmuyorlardır umarım" diye geçirdi aklından son kez, kızların kendi arasında konuştuğu bir çok konu onu utandırmaya yetiyordu. Artık iki kızın yanındaydı sıcak gülümseyişiyle onlara "Merhaba" dedi ve Annabeth'in yanına oturdu. İkisi de ona selam verdi. Annabeth merhaba derken sarı saçları gri gözlerinin bir kısmını kapatıyordu. Güzel bir kızdı Annabeth aynı zamanda çok zeki ve iyi bir savaşçıydı, düellolarında en zorlu rakibi oydu diyebilirdi Percy, aynı zamanda onun en iyi arkadaşlarından biriydi de. Bu kampta gözü kapalı güveneceği bir insandı beraber bir sürü maceraları ve anıları olmuştu. Belki de bu nedenlerden dolayı diğer kızlardan farklı olarak kendini ona daha yakın hissediyordu. Bunları düşünürken gözlerinin hala Annabeth'de olduğunu farketti gözlerini çevirdiğinde Silena'nın ona sıratarak baktığını gördü hemen utanarak gözlerini mavi denize doğru çevirdi. Bir süre öyle kaldıktan sonra Silena usulca yanlarında oturduğu yerden ayağa kalktı. Percy merakla bakışlarını ona doğru çevirdi uzun boylu düz saçlı kız:

"Birazdan akşam yemeği çağrısı yaparlar. Ben gidip Charlie'yi bulayım." dedikten sonra Annabeth'e göz kırptı ve kampa doğru yürümeye başladı. Neden göz kırpmıştı bunu anlamadı herhalde onların arasında ki özel bir mevzu içindi. Giderken "Size iyi itiraflar" demişti daha da giderken bir şeyler söylemeye devam ediyormuş gibi gelmişti Percy'ye ya da o sadece o kadarını duyabilmişti. Annabeth'e sorarcasına bakmıştı o da aynı şekilde Percy'ye bakmıştı beraber güldüler ve tekrar denize doğru bakmaya devam ettiler. Percy merakla:

"Bu gün seni kampta hiç görmedim, nerdeydin yoksa tüm gün burada mıydın?" dedi konuşurken Annabeth'e bakıyordu. O da sorduğu soru üzerine gri gözlerini ona döndürdü ve konuşmak için ağzını açtı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annabeth Chase
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Annabeth Chase


Özel Yetenek : Athena'nın kızı olarak bilgeliğine sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 111

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimePerş. Tem. 15, 2010 1:00 am

Kızlar da Percy'e selam verdikten sonra, Silena bir anda ayaklandı ve "Birazdan akşam yemeği çağrısı yaparlar. Ben gidip Charlie'yi bulayım." dedi. Bunu yaparken Anna'ya göz kırpmayı da unutmamıştı. Fakat bunun altında farklı ifadeler vardı. Kesinlikle, Percy gelmeden önce kapattıkları konuydu. Ah, Silena giderken son darbeyi de yapmayı unutmamıştı. "Size iyi itiraflar," demişti.. Anna'nın içine aniden cebindeki Yankees görünmezlik kepini takıp oradan koşarak uzaklaşmak isteği doğdu. "Senin de daha dikkatli bakmanı tavsiye ederim Percy... Gerçi boşa konuşuyorum. Bu çocuğun gerçekten etrafında olup bitenleri fark etme yetisi düşük," diye mırıldanmıştı Lena. Anna içinden umarım Percy duymamıştır diye geçirdi. Ve Silena'nın kampa doğru yürüyüşünü izledi kısa bir süre. Lena'yı çok severdi, bugün onun yanında dinlenmişti, rahatlamıştı. Fakat yemekte canına okuyacağına dair - makyajını veya saçını dağıtmak - kendine not düşmüştü. Percy'nin ona sorar gözlerle baktığını görünce anlamamazlıktan gelerek o da aynı şekilde baktı. İkisinin de aynı şekilde birbirlerine bakması Anna'nın komiğine gitmişti aslında. Karşılıklı gülüştüler.

Bu gülücük Anna'yı daha da sakinleştirmişti. Lena'nın dediklerini unutmuştu nerdeyse.. Belki de Percy'nin birşey anlamadığını düşündüğündendi. Daha sonra ikisi de hala batmakta olan güneşe çevirdiler gözlerini. Kızıllık her an daha da artmaktaydı. Bir süre sessizlik oldu. Percy'nin merakla "Bu gün seni kampta hiç görmedim, nerdeydin yoksa tüm gün burada mıydın?" demesiyle sessizlik bozulmuştu sonunda. Anna ona doğru başını çevirdi, "Sence bir Athena kızı tüm gününü boş boş geçirebilir mi?" dedi ve tatlılıkla güldü. "Nerdeyse tüm günüm arena ve okçuluk alanında geçti. Yorulunca buraya gelip biraz dinleneyim dedim." Bir anda Anna Percy'nin okyanus mavisi gözlerine fazla daldığını hisseti ve gözlerini aşağı doğru çevirdi. "Sen neler yaptın tüm gün, ben de hiç görmedim seni? Özledin mi yoksa beni?" dedi ve yüzüne bakmaya özen göstererek gülümsedi, tek kaşını kaldırdı. 'Athena aşkına keşke demeseydim o lafı!' diye geçirdi içinden fakat artık çok geçti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Perseus Jackson
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Perseus Jackson


Özel Yetenek : Poseidon'un oğlu olarak suyu ve rüzgarı kontrol edebilir, atlarla konuşabilir. Ayrıca deniz canlılarıyla iletişim kurabilir ve suda ıslanmadan durabilir. Kısacası suyla ilgili her konuda özel bir gücü vardır.
Nerden : Melez Kampı.
Erkek Mesaj Sayısı : 6

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue90/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (90/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimePerş. Tem. 15, 2010 5:16 am

"Sence bir Athena kızı tüm gününü boş boş geçirebilir mi?" demişti Annabeth ve Percy'nin gözlerine bakıp gülmüştü. Evet haklıydı Annabeth dediği gibi o Athena'nın kızıydı. Her gün yapmış olduğu gibi bu gün de gidip çalışmalara katılmış olmalıydı, demek ki Percy' de, Grover'la kılıç düellosuna kendisini çok kaptırmış olmalıydı ki onunla karşılaşamamışlardı. Yüzündeki alaycı tebessüm geçtikten sonra gözlerini tekrar Percy'ye çevirip konuşmasını sürdürmüştü:

"Nerdeyse tüm günüm arena ve okçuluk alanında geçti. Yorulunca buraya gelip biraz dinleneyim dedim." Percy Annabeth'in niye buraya geldiğini anladığı için kafasını sallamıştı. Evet yorulması çok normaldi başka hiç bir kızın bu kadar antrenman yaptığını görmemişti Percy. Zaten bu yüzden çoğunlukla erkeklerle düello yapardı Annabeth, hepsini de yenerdi. Bu kız gerçekten Athena'nın kızı diye düşündü tekrar Percy, her ne kadar onun koyu renk saçlarını almamış olsa da bilgeliği ve cesareti oldukça mevcuttu onda. Percy de bu işte iyi olmalıydı ki Annabeth çoğu zaman kendisiyle düello yapmak isterdi, onların maçları ise tamamen muammaydı. Sonuç her seferinde değişebilirdi, çünkü ikisi de kılıç kullanmada güçlüydüler. Bu yüzden dost olmuş olabilirlerdi belki de, çünkü ikisi de bir çok konuda uyuşuyorlardı. Annabeth'in sesini duyuşuyla düşüncelerinden sıyrılmıştı Percy gözlerini denizden tekrar Annabeth'e çevirerek dinlemeye koyulmuştu.

"Sen neler yaptın tüm gün, ben de hiç görmedim seni? Özledin mi yoksa beni?" demişti gülümseyerek Annabeth. Percy de gülümsemişti onunla beraber, bunun ne anlama geldiğini iyi biliyordu Percy, bugün düello için kampın merkezine gitmemişti Percy, bunun yerine Grover'la ağaçlık alana gitmişti, Annabeth onunla düello yapmaktan kaçtığını sanmış olmalıydı. Percy de yüzündeki tebessümle birlikte:

"Aslında bugün Grover'la ağaçlık alana gitmiştim onunla kılıç çalışmıştık, yalnız bu senden kaçtığım anlamına gelmez" dedi Percy gülmeyi sürdürüyordu, Annabeth'in ondan kaçtığını sanmasını istememişti. Belki de şimdi açıkça onun isteği olan düello teklifini yapmış oluyordu belki de, bu ne kadar aç ve yorgun olsa da Athena kızıyla bir düello yapmasına neden olabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annabeth Chase
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Annabeth Chase


Özel Yetenek : Athena'nın kızı olarak bilgeliğine sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 111

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeCuma Tem. 16, 2010 2:24 am

Anna ağzından kaçan cümleyle bir anda susmuştu. Fakat Anna'nın düşündüklerini Percy anlayamamıştı. Çünkü Anna'nın o cümlesi üzerine "Aslında bugün Grover'la ağaçlık alana gitmiştim onunla kılıç çalışmıştık, yalnız bu senden kaçtığım anlamına gelmez" demişti. Büyük ihtimalle bugün hiç düello yapmadıkları için kendisinden kaçtığını düşünmesini istememişti. Fakat bu düşünce Anna'nın aklından bile geçmemişti. Yine de komiğine gitmişti ve o da güldü. Gerçi Percy'nin bu şekilde anlaması doğaldı. Çünkü Percy son derece cesur ve kılıç kullanmasını seven bir çocuktu. Kılıç konusunda da çok başarılıydı. Bir de elinde Anaklusmos'u olunca.. Fakat Anna o kılıçla bile kendisini yenemeyeceğini düşünürdü. Yenildiği zamanlarda ise zar zor kabul ederdi. Böyle zamanlarda yine ölümcül hatası olan kibiri devreye girerdi. Athena'nın kızı olarak da hep antrenmanla en iyisini yapmak isterdi. Çoğu zaman Percy ile çalışarak buna ulaşacağını düşünürdü. Çünkü Percy onu hep en iyisine zorlardı. Görev ve çalışma arkadaşı olarak hep Percy'i seçerdi bu nedenle.

Fakat şu anda yanında hem hiç kılıç yoktu hem de kahvaltıdan beri hiçbir şey yememişti. Yalnızca her zaman yanında bulundurduğu hançeri vardı, fakat bununla düello yapamazdı. "Ah, görüyorum ki bayağı özlemişsin beni.." diyerek gülümsedi Anna. "Fakat şu anda hiç düello yapacak durumda değilim, Percy. Dinlenmek için geldiysem de yine de o kadar çok dinlenmiş değilim. Hem sen de sürekli çalışmışsın, yorgunsundur eminim. Ama yarın kesinlikle çalışıyoruz." dedi ve hiç farkında olmadan başını Percy'nin omzuna koydu. Anna yanaklarının hafiften kızardığını hissetti. Fakat başını kaldırıp bunu Percy'nin görmesini istemedi. Kısa bir süre başını o şekilde tuttu ve esen meltemin yanaklarını serinletmesini diledi. Birilerinin onları o şekilde görmesi dedikodu yaratabilirdi. O anda aklına Silena'nın dedikleri geldi, 'Gerçi hepimiz farkındayız ama siz ikiniz bir türlü itiraf edemediniz.' Anna ise içinden 'Hayır canım, yok öyle bir şey' diyerek kendini kandırmaya çalışıyordu. Fakat hissettiklerini ise bir türlü açıklayamıyordu. Percy'le kampa geldiğinden beri birliktelerdi, fakat hep arkadaşçaydı ilişkileri. Ya da Anna öyle zannediyordu. Grover'la ise daha kampa ilk geldiği zamanlardan beri tanışıyordu, üçü çok iyi arkadaş olmuşlardı. Şu an ise yaptıklarını anlayamıyordu. Belki de Lena'nın dedikleri doğruydu. Açıklaması vardı, fakat daha kendine itiraf edememişti..

Anna bu düşüncelerden sıyrılmaya çalışarak, başını hemen Percy'nin omzundan kaldırdı ve denize bakmaya başladı. Kafası bir anda çok karışmıştı. Bir eliyle diğer tarafında duran zırhıyla oynuyordu. Kafasını dağıtmak için gözlerini sıkıca kapadı ve açtı. Denize bakmaya özen göstermeye başlamıştı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Perseus Jackson
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Perseus Jackson


Özel Yetenek : Poseidon'un oğlu olarak suyu ve rüzgarı kontrol edebilir, atlarla konuşabilir. Ayrıca deniz canlılarıyla iletişim kurabilir ve suda ıslanmadan durabilir. Kısacası suyla ilgili her konuda özel bir gücü vardır.
Nerden : Melez Kampı.
Erkek Mesaj Sayısı : 6

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue90/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (90/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeCuma Tem. 16, 2010 4:04 am

Hiç bir şey Percy'nin düşündüğü gibi olmamıştı bu da onu büyük ölçüde rahatlatmıştı. Çünkü Annabeth de yorgun olduğunu ve bugün düello yapamayacağını söylemişti.Her ne kadar yarın için artık yeni bir görevi olduğunu öğrensede buna şimdi aldırmayacaktı. Bunun üzerine Percy tam anlamıyla rahatlamıştı. Percy yanında duran ellerini arkaya, sıcak kuma doğru iyice gömdü ve neşeyle Anna'nın gülümsemesine karşılık verdi.

Percy tekrar denizin maviliğine kendini kaptırmışken bir anda omzunda Annabeth'in başını hissetti. Önce kimin olduğunu anlayamayıp irkilmişti fakat şimdi hiç hissetmediği sıcak bir duygu vücudunu kaplamıştı. Neden olduğunu anlamamıştı, her ne kadar iyi hissediyor olsada bu onu utandırmıştı, hem de fazlasıyla. Çaktırmamaya çalışırak göz ucuyla omzunda yatan Annabeth'e bakmaya çalışıyordu. Onun da fırtına grisi renginde gözleri denizi süzüyordu. Percy Annabeth'in farketmemesi için gözlerini tekrar önüne çevirdi. Niye böyle olmuştu anlamadı, kamptaki en yakın olduğu insanlardan biriydi o, şimdi ise onun gayet dostça yaptığı bu hareket karşısında o huzursuz olmuştu ya da olmamıştı, tam anlamıyla bu duyguyu daha önce hiç yaşamamıştı Percy. O anda Anna başını kımıldatır gibi olmuştu. Omzundaki bu kısa süren hareklenme üzerine Percy hemen gözlerini Anna'ya çevirmişti. Anna ise eskisi gibi gözlerini tam karşıya denize dikmiş bakıyordu. Percy şimdi daha da tedirgin olmuştu, Anna'yı rahatsız etmemek için istemeden de olsa hareketsiz kalıyordu hatta bu yüzden yavaş nefes alıp vermeye başlamıştı. Gözlerini dalgasız denize doğru dikip olabilidiğince hareketsiz kalmaya çalışıyordu. Bu durumda yapabiliceği tek şey şu an çaresizce baktığı denizin tanrısı Poseidon'dan yardım istemekti belki de. O da öyle yapmıştı karşısında duran denize bakıp ne hissettiğini doğru düzgün bilmediği bu çaresiz durumdan kurtulmak istemişti bir an önce. Öyle de olmuştu; Percy , Annabeth kafasını kaldırırken zoraki bir gülümsemeyle bakmıştı onun gözlerine de. Anna ise gülümseme denemeyecek kadar az bir tebessümle karşılık vermişti. Belli ki o da tedirgin olmuştu ya da az önce aklından geçenleri hissetmişti. Ne de olsa o Athena'nın kızıydı ve annesinin sonsuz bilgeliğine sahipti. "Hayır bu olamaz!" dedi içinden Percy büyük bir sinirle. Böyle bir şey olamazdı, ne kadar bilge olsada o bir kahin değildi. Çaresizce gözlerini ondan kaçırıyordu Percy. Bu durum karşısında ne söyleyebilirdi bilmiyordu ama kendini bir şeyler söylemek zorunda hissetmişti ve bu yüzden aklına ilk gelen şeyi düşünmeden söylemişti:

"Eğer seni rahatsız ettiysem özür dilerim biliyorsun, bu gün çok yorgunum herhalde, keşke buraya gelmeseydim" dedi ve konuştuktan sonra da suratındaki tedirgin ifadeyle onun gözlerine bakmayı sürdürdü. Aslında şu anda söylediği sözler onu kelimenin tam anlamıyla yerin dibine batırmıştı. Çünkü bunları söylerken hesaba kattığı tek şey onun aklından geçenleri okumuş olmasıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annabeth Chase
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Annabeth Chase


Özel Yetenek : Athena'nın kızı olarak bilgeliğine sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 111

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeCuma Tem. 16, 2010 7:59 pm

Bir anda ortam gerilmişti sanki. Az önceki rahatlık kalmamıştı. Anna bu durumdan hiç hoşlanmamıştı. Hatta başını Percy'nin omzundan kaldırmamayı bile düşünmüştü; eğer böyle bir ortam oluşacaksa. Fakat Percy'nin nasıl düşüneceğini bilemiyordu. Onun da Anna gibi kafası mı karışmıştı, yoksa bu hareketten rahatsız mı olmuştu? Başı omzundayken Percy sanki kaskatı kesilmişti. Hareket etmiyordu anlamıştı. Anna kafasını kaldırırken Percy gözlerine bakarak gülümsemeye çalışmıştı. Fakat bu gülümseme içten değildi, zorakiydi sanki. Anna ise ne yapacağını bilemeyerek tebessüm etti. Sonra da Percy gözlerini denize doğru çevirip o yöne bakmaya başladı. Suyun onu rahatlattığını biliyordu Anna. Ne de olsa o Poseidon'ın oğluydu. Belki de şu anda ne yapması gerektiğine dair kafasını toplamaya, sudan güç almaya çalışıyordu. Fakat Anna onun suya dokunmadan bunu yapıp yapamayacağını bilemiyordu. Belki de yapacak kadar güçlü bir çocuktu.

Anna bunları düşünürken Percy başını Anna'nın gözlerine bakacak şekilde çevirdi ve "Eğer seni rahatsız ettiysem özür dilerim biliyorsun, bu gün çok yorgunum herhalde, keşke buraya gelmeseydim" dedi. Anna onun bu şekilde düşünmesini istemiyordu. O yanına geldiğinden beri garip bir şekilde iyi hissediyordu kendini. Bu nedenle "Hayır, böyle düşünme lütfen Percy. Beni rahatsız etmiyorsun, aksine burada olmandan mutluyum." dedi kimseyi umursamadan kolunu Percy'nin koluna geçirdi, ağırlığının bir kısmını ona doğru verdi. O anda kampçıların görürse ne diyeceği umrunda değildi Anna'nın. Zaten Silena'nın dediği doğruysa görseler de birşey olmazdı. O an Anna'nın umrunda olan tek şey Percy'nin iyi hissetmesiydi. Percy'nin gözlerine baktı ve içtenlikle gülümsedi. Biraz utanmış olsa da belki de yanakları kızarmış olsa da çok değişik hissediyordu. Bu duyguyu tarif edemiyordu. Bu nedenle düşünmemeye çalıştı ve mutlulukla gülümsemeye devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Perseus Jackson
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Tanrı Poseidon'un Çocuğu | Poseidon Kulübe Lideri
Perseus Jackson


Özel Yetenek : Poseidon'un oğlu olarak suyu ve rüzgarı kontrol edebilir, atlarla konuşabilir. Ayrıca deniz canlılarıyla iletişim kurabilir ve suda ıslanmadan durabilir. Kısacası suyla ilgili her konuda özel bir gücü vardır.
Nerden : Melez Kampı.
Erkek Mesaj Sayısı : 6

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue90/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (90/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeCuma Tem. 16, 2010 11:07 pm

Percy Annabeth'in gözlerinin derinliklerine bakarken hissede bildiği bir tek şey vardı o da Annabeth'in bir arkadaştan daha ötesi olduğuydu. İkisi birlikte bu kampta çok şey yaşamışlardı ve uzun süredir de buradalardı. Grover'la birlikte Annabet ve Percy adeta ayrılmaz bir 3'lü olmuşlardı. Fakat şimdi sanki daha farklı olmuştu her şey, sanki ikisi daha yakındılar birbirlerine. Bunun üzerine Percy biraz daha utanmıştı. Başını tekrar ne yaptığını bilmiyorcasına sağ kamp ışıklarına ardından da denize çevirmişti. Percy sanki bir arkadaşına ihanet ediyormuş gibi hissettiği bu durum içerisinde ne yapacağını bilmiyordu. Bu sırada Annabeth Percy'ye kendisini daha iyi hissetmesini sağlayacak sözler söylüyordu:

"Hayır, böyle düşünme lütfen Percy. Beni rahatsız etmiyorsun, aksine burada olmandan mutluyum."

Demişti Annabeth, Percy onun gözlerine bakıp gülümsemişti. Annabeth onun yıllardır dostuydu, Percy böyle düşünmemeliydi, daha doğrusu ne hissettiğini ne düşündüğünü tam kavrayamamıştı ama Annabeth'in en azından kendinden rahatsız olmayacağını bilmeliydi. İşte tam da bu sırada Percy'nin tekrar beklemediği bir şey olmuştu. Annabeth onun koluna girmişti, Percy bedeninde tekrar o elektirklenme ve garip duyguyu hissetmişti hatta bu sefer daha kuvetliydi adeta düşünmesini engelliyordu. O an tek düşünebildiği belki de ikisindeki güçlerin bir çarpışması yada uyuşmasıydı. Başka bir şey aklına gelmiyordu çünkü. Percy gözünü mavi denizden ayırarak tekrar Annabeth'e bakıyordu, Annabeth'inde pembeleşen yüzü Percy'deydi ve gülümsüyordu, Percy'de ne yaptığını tam bilmeyerek ona karşılık vermek için gülümsedi. Daha demin düşünüp de kararlaştırdığı düşünceler şu an adeta silinip yok olmuştu. Annabeth'in tekrar Percy'ye dokunmasıyla bu aralarındaki şey yeniden başlamıştı. Gözlerini tekrar utanarak kaçırmıştı Percy. Bir gökyüzüne bir ayakkabılarına bir denize bakıyordu. Aslında bunları nerey baktığını bilmeden yapıyordu çünkü beyni o kadar doluydu ki. Bu aralarındaki şey ya daha demin düşündüğü gibi birbirlerinin güçlerinden kaynaklan bir birleşme yada onun gibi birşeydi, ya da Percy'nin utancının bunu düşünmesine engel olduğu ondan hoşlanıyor olmasıydı. Bunu düşündüğünde tekrar pembeleştiğini hissettiği yüzünü Annabethe çevirmişti oysa mutlu gözükerek denize bakmayı sürdürüyordu. Percy fazla düşünmemeye karar verdi sonuçta onlar arkadaştı ve bu anın tadını çıkarmaya karar verdi o da gözlerini denize çevirdi ve bu sırada böyle düşünmesiyle kendini gelen güvenle birlikte kendisini açıklama gereği duymuştu:

"Ben de burada olmaktan mutluyum Annabeth, fakat bilmeni istediğim bir şey var bu şey.. Yani sen.." lafın devamını söyleyecekken kendisine gelen güveninin bu lafları ona açıklarken aniden gittiğini hissetti lafa nereden başlayacağını bilmeden susmuştu Annabeth ise onun lafına devam etmesi için bekliyordu, Percy Annabeth ne diyeceğini bilmeden bakıyordu. "Hadi ama baba halime bak biraz yardımın hiç de zararı olmaz" dedi içinden çaresizce. Ama hiç bir şeyin olduğu yok gibiydi tabii o anda yemeklerin hazır olduğunu söyleyen ince ses dışında. Çaresizce bir şey söylemesini bekleyen Annabeth'e bakarken Percy aradığı şeyin tam da bu olduğunu büyük bir sevinçle farketti.Hatta daha demin çaresiz bir halde olan ve ikisinin arasındaki şeyin ne olduğunu sormaya çalışan Percy gitmişti. En neşeli gülümsemesiyle :

"Aa. işte duyduğun gibi yemek hazır, ikimizde bu yorucu günden sonra aç olmalıyız gidip yemek yesek hiçte fena olmaz hem Grover'la da konuşma imkanı bulabiliriz o da oralarda bi yerlerde olmalı" dedi tekrar gülümserken Percy yavaşça ayağa kalkmaya hazırlanıyordu bile, hatta ayağa kalkarken işin içine Grover'ı sokmanın çok zekice olduğunu düşünmüştü çünkü üçü konuşurken şimdi hissettiklerini hissetmesi imkansızdı. Aslında Annabeth'in konuşmasını yarıda böldüğünü ve kaçtığını anlayacağını biliyordu fakat şu an elinde hiç bir şey gelmiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Annabeth Chase
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Athena'nın Çocuğu | Athena Kulübe Lideri
Annabeth Chase


Özel Yetenek : Athena'nın kızı olarak bilgeliğine sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 111

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeC.tesi Tem. 17, 2010 1:46 am

Anna olabildiğince gergin ortamı dağıtmaya çalışıyordu. Percy'nin koluna girdiği anda kendisi gibi Percy'nin de yüzünün pembeleştiğini anlamıştı. Fakat Anna'nın yaptığı işe yaramış gibiydi. Ortam gevşemişti. Percy de Anna'ya bakarak gülümsüyordu. Fakat yine de bir farklılık vardı. Percy hala az önceki gibi rahatlamış değildi. Anna koluna girdiği için ne yapacağını bilemez gibiydi. Arada bir Anna'nın yüzüne bakıyor sonra da denize çeviyordu başını. Fakat sonunda o da gevşedi ve Anna daha da rahatladı.

Birlikte denizi seyretmeye başlamışlardı. Percy kendine gelen rahatlıkla konuşmaya başlamıştı. Anna ona doğru baktı. Yüzündeki gülümseme hala yerini koruyordu. "Ben de burada olmaktan mutluyum Annabeth, fakat bilmeni istediğim bir şey var bu şey.. Yani sen.." Cümlesini tamamlamamıştı. Bir anda kalıvermişti sanki. Anna ise onun ne diyeceğini büyük bir merakla bekliyordu. 'Evet, dinliyorum' manasında bakmaya başladı. Fakat Percy kendi iç sesiyle konuşuyordu sanki. Ne diyeceğini bulmaya çalışıyordu. Ancak sadece içinden geçeni söylemesi yeterdi. Neydi onu bu kadar düşündüren? Kesinlikle Anna da biliyordu. Şu anki durumları olmalıydı. Percy kendini bir açıklama yapma zorunluluğu altında hissetmiş olmalıydı. Belki de bu konuya birinin açıklık getirmesi iyi olurdu. Fakat bu kişi Percy olamayacak gibiydi. Çünkü öylece kalakalmıştı. Anna içinden 'Evet söyle, söyleyebilirsin.' diye geçirdi.

Bu sessizlik içinde uzaktan bir kız sesi gelmeye başladı. Yemek çağrısı yapılıyordu. Percy ise sesi duyar duymaz az önceki yarım kalan cümlesini tamamen unutmuş gibi en neşeli haliyle "Aa. İşte duyduğun gibi yemek hazır, ikimizde bu yorucu günden sonra aç olmalıyız gidip yemek yesek hiçte fena olmaz hem Grover'la da konuşma imkanı bulabiliriz o da oralarda bi yerlerde olmalı." demişti. Anna şaşkınlıkla Percy'e baktı. Bu durum karşısında anlamaz bir halde tek kaşını kaldırması kaçınılmazdı. "Ama tam birşey diyordun yarım kaldı, onu söyle istersen." dedi gülümseye çalışarak. Şaşkınlığını gizleyemiyordu. Fakat zorlamamaya karar verdi. Onu tekrar germek istemiyordu. Bu nedenle "Ee, neyse tamam. Ben de acıkmıştım zaten, hadi gidip birşeyler yiyelim." dedi gülümsemeye devam ederek. Şaşkınlığını olabildiğince üzerinden atmaya çalışıyordu. "Bu gün hiç Grover'ı görmemiştim, evet onu da buluruz belki. Tabii bir nimfenin peşinden kaybolmadıysa." dedi ve gülmeye başladılar. Böylece birlikte yemekhaneye doğru yürümeye başladılar. Bu gün olanları Anna asla unutmayacaktı. İlk defa garip şeyler hissetmişti, fakat hala kendine bir açıklama yapamamıştı. Yürürken bunları hiç düşünmedi. Birlikte gülerek, eğlenerek yürümeye devam ettiler.



Bu Rp şimdilik burada sonlandırılmıştır. ^^


En son Annabeth Chase tarafından C.tesi Tem. 17, 2010 11:11 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
Silena Beauregard
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Admin | Tanrıça Afrodit'in Çocuğu | Afrodit Kulübe Lideri
Silena Beauregard


Özel Yetenek : Yürürken karşı cinsi etkiliyorum. Ve annemin aşk büyüsünden düşük bir doza sahibim.
Nerden : Melez Kampı.
Kadın Mesaj Sayısı : 122

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Sahilde Gün Batımı Left_bar_bleue100/100Sahilde Gün Batımı Empty_bar_bleue  (100/100)

Sahilde Gün Batımı Empty
MesajKonu: Geri: Sahilde Gün Batımı   Sahilde Gün Batımı Icon_minitimeC.tesi Tem. 17, 2010 8:22 am

Yemekhane'de devam edecek. ^^
Konu kilit.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
 
Sahilde Gün Batımı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimposlular & Demitanrılar RPG :: Melez Kampı :: Sahil-
Buraya geçin: