Olimposlular & Demitanrılar RPG
Olimposlular & Demitanrılar RP'ye hoş geldin!
Sitemizin içeriği hakkında bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsin.
Üye olarak sen de melezlere ve Olimposlulara katılabilirsin!
Olimposlular & Demitanrılar RPG
Olimposlular & Demitanrılar RP'ye hoş geldin!
Sitemizin içeriği hakkında bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsin.
Üye olarak sen de melezlere ve Olimposlulara katılabilirsin!
Olimposlular & Demitanrılar RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimposlular & Demitanrılar RPG

Percy Jackson ve Olimposlular'ın en canlı yaşandığı adres..
 
KapıAnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Gece Karanlığı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
İris

İris


Nerden : Olimpos.
Kadın Mesaj Sayısı : 3

Gece Karanlığı Empty
MesajKonu: Gece Karanlığı   Gece Karanlığı Icon_minitimeC.tesi Tem. 23, 2011 5:29 pm

Gecenin karanlığı içime işliyordu. Hafif bir rüzgâr geceyi serinletirken benim içime korku doluyordu. Akademi hiç bu kadar sessizleşmemişti. Baykuşlar ötmüyordu... Öğrenciler eskisi gibi dışarıda gezinmiyordu. O his beni öldürüyordu. Kötü bir şeylerin olacağı hissi... Bir melez olmama karşın insan özelliklerin yok denecek kadar azdı. Annemin birçok yeteneğini almıştım. Hava elementini kontrol edebiliyordum ve tabi şu his işi de vardı. Kötü olabilecek olayları hissediyordum. Hoş daha kötü ne olabilirdi ki... Gizliden gizliye bir savaş için hazırlanıyorduk. Moroileri olmanın şuçu ne? Hiç bilmiyorum. İnsanlar ile dost olmak istiyoruz ama hep bir bityeniği çıkıyor.
Avluda kimse yoktu. Ay o kadar parlaktı ki karanlık bir taraf kalmıyordu. Avludan Sisli Ormanı görebiliyordum. Kendimi ormana çevirdim ve oraya doğru yürümeye başladım. Sisli Orman tekin bir yer değildi. Avcıların bazen orada bizi izlediklerini söylüyorlar. Ama ben hiç görmedim ya da gören birini de duymadım. Orman gece karanlığında ürkütücüydü. Aslında ormanın güney tarafından Montana’ya kaçabilirdim. Belki biraz alışveriş bile yapabilirdim. Kapüşonumu başıma örttüm ve ormanın derinliklerine daldım.

***

Kaybolmadığım için çok mutluydum. Orman gerçekten çok karışıktı ve avcılarla karşılaşmak hiç iyi olmazdı. Birkaç kilometre yürümek zorunda kaldım. Montana ışıklar saçıyordu. Tabi fazla değil. Night Kafenin açık olduğunu görür görmez oraya doğru yürümeye başladım. Kafe kalabalıktı. Biraz kirli olan bir masaya oturdum.
—Night Kafeye hoş geldiniz. Ne içersiniz?
—Kahve alıyım. Delikanlı benden gözlerini ayırmadan içeriye gitti. Annem çok güzel bir kadındı. Güzelliği ile herkesi etkisi altına alabilirdi. Babamdan çok anneme benziyordum ve oğlanın benden gözlerini ayırmamasının bir sebebi de annemden gelen bir özellik olabilirdi ve kahve almamın bir sebebi de babamdan küçük bir özellik almamdı. Kan içmiyordum. ASLA!
—Buyrun. Oğlan kahvemi masaya bırakırken gözlerini benden ayırmıyordu. Ben ona küçük bir gülümseme gönderirken kafeye hışımla iki kişi daldı.
—Lanet olsun! Birkaç insan ellerinde silahlarla buraya doğru geliyor!
—Ellerinde meşalelerde var!
—Herkes Montana dağında ki bölümlere gitsin orada kendimizi koruyabiliriz.
Hayır! Hemen okula döneme gerekiyordu. Kafedeki insanlar eşyalarını alıp hızlı adımlarla dağ yoluna gidiyordu. Birkaç kişi yakında ki evlere gittiler ve eşlerini, çocuklarını aldılar. Kafeden ayrılırken ormandan nasıl geçebileceğimi düşünüyordum. Sokağın güney tarafından çığlıklar yükseldi. Koşarak ormana daldım ve karanlık bir köşeye sindim. Birkaç insan ellerinde meşaleler ve silahlarla evlere gidiyorlardı. Herkes zorda olsa dağların yolunu tutmuştu umarım insanlar oraya gitmezlerdi.
Birkaç kişi ellerinde ki meşaleleri evlerin altına attılar. Evler küle dönüşürken onlar kahkaha atıyorlardı. Buna daha fazla katlamayacağımı düşünerek ormanın derinliklerine daldım. İnsanların kahkahaları devam ederken ben ağlıyordum. Savaş çok yakındı...

***

Okula geri döndüğümde herşey eskisi gibiydi. Montana’da yaşananlardan habersizdi. Büyük ahşap kapıyı açtım ve yatakhaneye doğru yürümeye başladım. Kızlar yatakhanesi Akademinin şato havasına çok uyuyordu. Odamın kapısına gittim ve kapıyı yavaşça kapattım. Kendimi yatağa attım ve ormanda zorda olsa durdurmayı başardığım gözyaşlarım laf dinlememiş ve yeniden akmaya başlamışlardı.
Farklı olmanın suçu neydi? İnsan değilsek ne olmuş dost olamaz mıyız yani? Ne kadar ağladığımı bilmiyorum belki birkaç saat belki de sabaha kadar ama neyse ki uykuya dalabilmiştim.

***

Dışarıdan gelen koşar adımlarla uyandım. Dersler bugün yoktu peki bu patırtı neydi böyle? Üstümü değiştirdim ve dışarı çıktım. Birkaç kız öğrenci ağlıyordu bazıları volta atıyor bazıları ise ağlayan arkadaşlarına yardım ediyorlardı. Dün gece olanları hatırladım. Aman Tanrım! Yoksa insanlar Montana Dağına çıkmış ve Moroilerilere saldırmışlar mıydı?
—Neler oluyor? Volta atan kız bana döndü ve yüzünde hem sinirli Hemde tedirgin bir ifade ile bana baktı.
—İnsanlar dün Montana’ya saldırmış.Birkaç kişiyi bulup yakmışlar. Kafasını ağlayan kıza çevirdi. Kız o kadar çok ağlıyordu ki gözleri çıkacaktı.
Gece ki çığlıklar... Savaşacaktık ve bu savaş insanların canını çok yakacaktı. Striogiler, avcılar, din adamları... Biz mutlu olamayacak mıyız? İçimde ki kötü his daha da arttı. Zor günler bizi bekliyordu...

Başka bir sitede paylaştığım bir rp'dir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gece Karanlığı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimposlular & Demitanrılar RPG :: Rpg :: Rp Puanlama-
Buraya geçin: