Olimposlular & Demitanrılar RPG
Olimposlular & Demitanrılar RP'ye hoş geldin!
Sitemizin içeriği hakkında bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsin.
Üye olarak sen de melezlere ve Olimposlulara katılabilirsin!
Olimposlular & Demitanrılar RPG
Olimposlular & Demitanrılar RP'ye hoş geldin!
Sitemizin içeriği hakkında bilgi edinmek için buraya tıklayabilirsin.
Üye olarak sen de melezlere ve Olimposlulara katılabilirsin!
Olimposlular & Demitanrılar RPG
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimposlular & Demitanrılar RPG

Percy Jackson ve Olimposlular'ın en canlı yaşandığı adres..
 
KapıAnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Steward Thurstan

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Steward Thurstan
Tanrı Ares'in Çocuğu
Tanrı Ares'in Çocuğu
Steward Thurstan


Erkek Mesaj Sayısı : 4

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Steward Thurstan  Left_bar_bleue86/100Steward Thurstan  Empty_bar_bleue  (86/100)

Steward Thurstan  Empty
MesajKonu: Steward Thurstan    Steward Thurstan  Icon_minitimePaz Eyl. 12, 2010 4:42 pm

Yanımda yan yana duran iki mezar taşına dikmiştim gözlerimi. Havanın yazdan kışa geçiş derecesinde soğuk olmasına aldırmadım. Sarı saçlarımı dalgalandıran hafif rüzgâr ve tenimi ısıran soğuklaşan hava… Neredeyse yarım saattir burada duruyordum. Elimdeki yeni koparıldığı tazeliğinden belli iki buket çiçeği karşımdaki mezar taşlarının üzerine bıraktım. Oraya bıraktığım sadece çiçekler değildi. Onlara sevgim ve birkaç damlada gözyaşı… Bunları mezar taşlarına bırakırken ayaklarım kendiliğinden yere çöktü. Dizlerim üzerine durarak mezar taşlarına seslendim.

—Size bunları yapanlar ve onarlın yolundan gidenlere karşı elimden gelen her şeyi yapacağıma size söz veriyorum. Daha hiç bir şey bilmiyorum ama öğreneceğim. Kendim için olmasa bile sizin için ve…

Konuşmamı yarıda kesmemin sebebi arkamdan gelen garip sesti. Sesten sonra omzuma titreyen bir el dokundu. Sıcaklığını ve içtenliğini tüm vücudumda hissetmiştim. Ardından bilgin ve yaşlanmışlığın verdiği o yorgun tonunda çıkan sesler içimi rahatlatmaya başlamıştı.

—Morgana, niye üzgünsün? Ölmek kötü bir şey değildir. Ölümle hepimiz karşılaşacağız ve hiçbirimiz yenemeyeceğiz. Hiçbir büyü hiçbir iksir bunu engelleyemez. Biz ölmek için varız ma petite. Hadi kalk bakalım. Gidiyoruz. Bugün okul alış-verişi yapacaktık unuttun mu?

İçim tepeden tırnağa rahatlamıştı. Vücudumda bir güneş doğmuştu sanki. Son bir kez mezar taşlarına baktım ve daha önce yanımda olanların şimdi toprağın altında olduklarını düşünmek çok garipti. Sanki şakaydı. Gözlerimi kolumun yenine silip büyük babama doğru döndüm. Bana elini uzattı. Olacakları biliyordum. Daha önce birkaç kere buharlaşsam da yinede sanki bir iğne deliğinden geçiyormuş hissi beni korkutuyordu. Aslında korkutan septirmekti. Fakat büyük babamın çok iyi bir büyücü olduğunu biliyordum. Dudaklarımı dilimle ıslayıp biraz bekledim. Büyük babamın eli öylece havada asılı kalmıştı. Sanki aklımı okuyordu. Derin bir nefes aldım suratıma küçük bir gülümseme yayıldı. Elimi büyük babamın eline doğru uzattım. Bir kez daha tereddüt ettikten sonra elim eline değmişti. Gözlerimi bile kırpacak vakit bulamadan kendimi o tanıdık hissin içinde buldum. Etraf birbirine karışmış görüntüler ve renklerden ibaretti. Nefes alamıyordum. Bir saniye daha duramayacaktım. Kendimi sıktım fakat son raddeme gelmiştim. Görüntüler hızlanmıştı, etrafımızda dönüyorlardı. Biran yavaşladılar fakat sonra daha da hızlandılar. Cisimlenmek bu kadar uzun sürmüyordu. Nefes almaya ve şu dört bir yanımdan beni sıkıştıran basıncın kalmasına ihtiyacım vardı. Kendime hâkim olamamıştım. Ağzımdan çığlıklar çıkıyordu. Nefesim hepten tükenmişti derken her şey bir saniyede normal oldu. Etraf tanıdıktı, benim odamdı. Çığlık atmamdan dolayı çok utanmıştım. Sarı yanaklarım kıpkırmızı olmuştu. Göremiyordum ama hissediyordum.

—Özür dilerim Lousa, benim hatam. Salonda cisimlenecektim ama misafirlerin geleceği aklıma geldi. O yüzden bir yerde cisimlenmeden ikinci bir kez buharlaştım. Bunu kaldırabildiğimiz için çok şanslıyız. Daha önce hiç denenmemiş bir şey.

—Hayır, Büyük baba! Şans değil. Senin çok ve muhteşem zeki bir büyücü oluşun.

Büyük babamla karşılıklı gülümseşirken odamın kapısı açıldı. Yüzü kırışıklarla dolu olsa da pembe yanaklı tatlı gülümsemesiyle çok güzel olan büyük annem içeriye girdi. Büyük babam;

—Misafirler vardır diye burada cisimlendik.

—Demin salonda cisimlendiniz mi? Yoksa ben mi yanlış gördüm. Sizin buhar halinizi gördüm ama sonra kayboldu…

—Evet Mathilde. Gören oldu mu?

—Yok, Hugo çoktan gitmişlerdi. İyi misin Morgana? İstersen alış-verişe sonra gidelim?

—Hayır büyük anne. Bugün gidelim.

—O zaman üzerinde bir şey al şöminenin yanına gel tamam mı tatlım orada bekleyeceğiz.

Gülümseyip başımı sallayarak onayladığı belli etmeye çalıştım. İkisi de odadan çıkınca üzerime bir pelerin geçirdim. Kabul mektubun yanında gelen malzeme listesini de ikiye katlayıp cebime kattıktan sonra aşağıya indim. Büyük anne ve büyük babam şöminenin önünde normal büyücü kıyafetlerini giymiş bekliyorlarmış. Beni görünce büyük babam “Ben önden gidiyorum.” Dedi. Büyük annem ona içi kum gibi bir şeyle dolu bir kap uzattı. Büyük babam kapın içine elini daldırdı ve bir avuç dolusu kum aldı. Kamburu çıkana kadar eğilip şöminenin içine girdikten sonra “ Diagon Yolu” dedi ve elindeki kumu ayaklarına bıraktı. Zümrüt yeşili bir ateş bir anda ayaklarında yanmaya başladı. Çok geçmeden tüm vücudunu kapladı ve anıda söndü. Söndüğünde büyük babam ortadan kaybolmuştu. Büyük annem bana bakıp gülümsedi. “ Hadi tatlım seni bekliyor olacak sakın korkma olur mu?” Pelerinim eteğini topladım. Başımı fazla eğmeme gerek kalmadan şöminenin içine rahatlıkla girebilmiştim. Büyük annem şöminenin içine, bana doğru kabı uzattı. Uçuç tozuna elimi daldırdım. Yutkunarak “Diagon Yolu” diye bağırdım. Elimdeki tozu hızlıca ayaklarıma doğru boşalttım. Şömine dönmeye başlamıştı. Yoksa dönen ben miydim? Şöminenin taştan örülmüş duvarları uzaklaşmaya başladı. Bu buharlaşmaktan daha kolaydı. Az sonra önümde tekrar şömine duvarı belirdi. Fakat bu seferki farklıydı. Şöminenin açıklığı da ortaya çıkınca yerimde duramadım şömineden dışarı fırladım. Neyse ki büyük babam oradaydı. Beni havada yakaladı. Beni yere indirirken şömineden biri dışarı çıktı. Çıkan büyük annemdi. Bulunduğumuz yer garip bir yerdi. Dört beş tane daha şömine vardı. Kapıya çok uzak sayılmazdık. Büyük babam önde ben ortada büyük annemde arkada kapıdan çıktık.

Gözlerim birden ağrıdı. Güneşe birden merhaba demek iyi bir duygu değildi. Zaten güneşe alışmam fazla sürmedi. Görüntüler yavaş bir şekilde sis perdesinin ardından belirmeye başlamıştı benim için. Diagon yolu tüm güzellikleriyle karşımızda duruyordu. Uzayan giden taş bir yol, yolun iki tarafında sayısız dükkân ve yolda yürüyen kalabalık ya da kalabalıktan ayrılıp dükkânlara giren insanlar… Bizde o kalabalığa dâhil olduk. Büyük babam bana ne alınması gerektiğini bile sormadan gelen ilk dükkâna daldı. Bizde onu takip ettik. İçerisi tavana kadar rafları ve rafların üzerlerinde renk renk çeşit çeşit kumaş topunun olduğu bir dükkandı. Kapının hemen karşında bir masada oturan kadın bizi görünce hemen ayağa kalkıp “hoş geldiniz” dedi. Çekmecesinden bir metre çıkarıp bana doğru yaklaştı. “Beş dakika sürmez siz oturabilirsiniz.” Dedi. Büyük anne ve babam masanın önündeki sandalyelere oturdular. Kadın yanıma gelip metreyi açtı. Boyumu, belimi, kolumu ve daha birçok yerimi hızlı bir şekilde ölçtü. Ölçerken sonuçları yüksek sesle söyledi. Bunun üzerine masasın üzerindeki bir tüy kalem harekete geçti. Yanındaki parşömene kadının dediklerini yazdığını tahmin ettim. Burada işimiz bittikten sonra yandaki dükkâna girdik. Burası da diğer dükkân gibiydi. Sadece tavana kadar yükselen raflarda kumaşlar değil, kutular duruyordu. Kapının karşısındaki masada yaşlı bir kadın yerine yaşlı bir adam oturuyordu. O da ayağa kalkıp yaşlı ve keskin bir sesle “hoş geldiniz!” dedi. Aynı deminki kadın gibi çekmecesinden bir metre çıkarıp bana doğru geldi.

—Asa kolunuz hangisi küçük hanım?

—Sağ efendim.

Yaşlı adam elindeki metreyi açıp sağ kolumu, parmak ucumdan dirseğimi, dirseğimden omzuma kadar ki mesafeleri ölçtü. Yine sonuçları not eden bir tüh kalemdi. Sonra yaşlı adam gidip notlarını eline aldı. Notlara bakıp odada dönmeye başladı. Odadaki tüm rafın yanına gidip kutulara bakıyordu. En sonunda evet deyip bir kutuya elini uzattı. Kutuyu çıkarıp kapağını açtı. İçinde bir tahta değnek vardı. Bu asaydı. Asayı eline alıp bana uzattı. Elim gelen asaya uzandı ve ona değince içimde büyük bir sıcaklık hissettim. Asanın ucundan küçük havai fişekler gibi kıvılcımlar çıktı. Arkamda büyük annem sevinç nidalarını kulaklarıma ulaştırırken büyük babam kocaman eliyle omzuma dokundu. Burada da işimiz bittikten sonra birkaç dükkâna daha girdik. Girdiğimiz dükkanların içinde bir kitapçı ve birde aktar malzemeleri satan dükkan vardı. En sonunda tüm listeyi eksiksiz aldıktan sonra vitrininde değişik hayvanlar olan bir dükkanın önünde durduk. Büyük babam bana dönerek;

—Hangi hayvandan almak istersin tatlım?

—Iıı…

—Bence baykuş al Morgana. Çok iyi ve kullanışlı...

—Olur, büyük anne.

Bir baykuş da aldıktan sonra geldiğimiz yere ellerimizde paketlerle geri döndük. Sırayla şömineden geçtikten sonra hepimizde kendimizi yorgun biçimde salondaki koltuklara attık. Çok yorulmuştuk ama mutluyduk. En çok ben mutluydum. Ve sabırsızdım. Bekleyecektim. Başka seçeneğim yoktu. Artık gideceğimi düşünmek çok güzeldi. Hogwarts’a…



dipnot:rpyi başka bir site ve başka bir kurguda yazmıştım. Umarım sorun olmaz
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Afrodit
Admin | Aşk ve Güzellik Tanrıçası
Admin | Aşk ve Güzellik Tanrıçası
Afrodit


Özel Yetenek : Büyülü Kemerimle aklınıza gelebilecek herkesi kendime aşık edebilirim. Görünümümü de değiştirebiliyorum. Daha doğrusu bana bakan bir erkek nasıl bir kadından hoşlanıyorsa beni öyle görür.
Nerden : Mount Olympus.
Kadın Mesaj Sayısı : 118

Kişi sayfası
Rp Seviyesi:
Steward Thurstan  Left_bar_bleue100/100Steward Thurstan  Empty_bar_bleue  (100/100)

Steward Thurstan  Empty
MesajKonu: Geri: Steward Thurstan    Steward Thurstan  Icon_minitimeÇarş. Eyl. 15, 2010 12:21 am

Betimleme: 20/30
Kurgu: 16/20
Anlatım: 10/10
Uzunluk: 10/10
Noktalama: 10/10
Renk Uyumu: 10//10
İmlaya Uyma: 10/10

Toplam Puan: 86.


Elbette sorun olmaz. ^^
Hogwarts alışverişini anlatan Rpleri hep sevmişimdir. Pek hata göremedim, gayet iyi bir Rp. Aramıza hoşgeldin Salih, iyi Rpler! (:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://olympiansdemigods-rp.yetkinforum.com/
 
Steward Thurstan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimposlular & Demitanrılar RPG :: Rpg :: Rp Puanlama-
Buraya geçin: